Eski YÖK Başkanı ele aldı: Türkiye neden ‘Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde son sıralarda

Türkiye’nin Yolsuzluk Algı Endeksi, Hukukun Üstünlüğü Endeksi, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi gibi sıralamalarda neden son sıralarda yer aldığına dair Eski Yükseköğretim Kurulu Başkanı Yusuf Ziya Özcan, Karar gazetesindeki “Eski hastalık, yeni biçimler: Türkiye’de yolsuzluk anatomisi” başlıklı yazısında şunları söyledi:

“Türkiye 2024 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde (YAE) 34 puanla 107. sırada; 2013’teki 50 puanlık zirveden beri gerileme kalıcılaşmıştır. Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde (WJP – World Justice Project) 117/142, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde (RSF – Reporters Without Borders) 158/180 sıradayız. Üç gösterge aynı yere işaret ediyor: fren–denge mekanizmaları aşınmış, hesap verebilirlik kanalları daralmıştır.

Bu süreç 2025’de gerçekleşen olaylarla daha net görülebilir: Cumhuriyet Halk Partisi’ne bağlı (CHP) belediyelere odaklanan geniş kapsamlı yolsuzluk/ihaleye fesat soruşturmaları ülke geneline yayılmış; İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu 19 Mart’ta gözaltına alınmış, 23 Mart’ta tutuklanmıştır. İzleyen günlerde protestolar büyümüş ve yaklaşık 1.900 kişi gözaltına alınmıştır. Hükümet “yargı işliyor” derken muhalefet ve hak örgütleri “siyasi saik” eleştirisini dile getirmektedir. (Yargı süreçleri halen sürmektedir.)

Aynı dönemde diploma–ehliyet dosyaları, devletin dijital altyapısına duyulan güveni sarsmıştır: sahte elektronik imzalar (e‑imza) ile kamusal kayıtlara yetkisiz erişim; sahte diplomalar ve sürücü belgeleri. Resmî verilere göre 57 sahte diploma, 108 sahte ehliyet ve 4 sahte lise diploması tespit edilmiş; 197 şüpheli yakalanmıştır (37 tutuklu, 150 adlî kontrol).

Sorunun mekaniği kamu alımlarında daha görünür hale gelmiştir: 2024’te ihalelerin adette %31,26’sı, tutarda %43,79’u pazarlık usulüyle yapılmıştır. Alt kırılımda adet payının %55,51’i 4734/21-f (ivedilik), tutar payının %94,59’u 4734/21-b (doğal afet/dışsal aciliyet) üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu tablo, istisna rejimi üzerinden rekabet kanallarını baypas eden bir ihale mimarisine ve “siyasal maliyet üretmeyen ama ekonomik maliyet büyüten” usul tercihlerine işaret eder.

Yoksulluk algısında 2013’ten 2024’e uzanan düşüş, belediye soruşturmaları ve sahte belge vakalarıyla birleşince tablo daha da netleşiyor: Fren–denge mekanizması aşınıyor, “usul ekonomisi” yerleşiyor. Bu durumda çıkış; hukuk, şeffaflık ve fırsat eşitliğini aynı pakette uygulamaktan geçiyor.

Bu çalışma, 2013-2024 döneminde Yolsuzluk Algı Endeksindeki (YAE) bozulmayı ve 2025’te görünür hâle gelen belediye, diploma/ehliyet ve ihale dosyalarını birlikte okuyarak, kanıta dayalı–ölçülebilir–sıralı bir reform programı önermektedir.”

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE ADALET BOYUTU

… Dünya Adalet Projesi (WJP) endeksine göre Türkiye; hükümetin yetkilerinin sınırlandırılması, temel hakların korunması, sivil adaletin erişilebilirliği ve düzenleyici uygulamaların öngörülebilirliği gibi temel bileşenlerde alt sıralarda yer alıyor. Bu durum, sadece demokrasi kalitesini değil, yolsuzlukla mücadelede en kritik unsur olan “yakalanma ve cezalandırılma ihtimalini” de zayıflatmıştıtr.

Bir başka deyişle, hukukun üstünlüğündeki zafiyet, yolsuzluk yapanlar için “yakalanma riski düşük, cezasız kalma ihtimali yüksek” algısını güçlendiriyor. Bu algı, yalnızca kamu görevlilerini değil, özel sektördeki karar alıcıları da etkiliyor.

Soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin uzun sürmesi, idari yargıda yürütmenin durdurulması için konulan yüksek eşikler ve davaların sonuçlanmasının yıllara yayılması hem yerli hem yabancı yatırımcılar için “belirsizlik primi” yaratıyor. Bu belirsizlik, özellikle büyük ölçekli kamu alımlarında maliyetleri artırıyor ve proje planlamalarını sekteye uğratıyor.

Bunun yanında, soruşturma izni mekanizmaları (örneğin bazı kamu görevlileri hakkında işlem başlatmak için idari onay zorunluluğu), Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısı, çıkar çatışması durumlarının ele alınma biçimi ve görevden el çektirme prosedürlerindeki eksikler; adalet sisteminin yolsuzluğa karşı caydırıcılığını daha da daraltıyor.

Kısacası, hukukun üstünlüğü zayıf olduğunda yolsuzlukla mücadele yalnızca kâğıt üzerinde kalır. Etkili bir caydırıcılık için hem bağımsız ve hızlı işleyen bir yargı hem de şeffaf, erişilebilir ve hesap verebilir adalet mekanizmaları gereklidir.”

Related Posts

Yol güvenliği için 36 milyon TL’lik yatırım!

Muğla Büyükşehir Belediyesi, “Güvenli Yollar” sloganıyla çıktığı yolda vatandaşların konforlu ve güvenli ulaşımını sağlamak amacıyla çalışmalarını sürdürüyor. Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından trafik güvenliğinin artırılması için yapılan …

Yurt dışında yerleşik kişiler, geçen hafta 125,1 milyon dolarlık hisse senedi aldı

Yurt dışında yerleşik kişiler, geçen hafta 125,1 milyon dolarlık hisse senedi aldı

Suriye’den Türkiye’ye flaş yasak: 20 ürünün ithalatı durduruldu

Suriye, Türkiye’den dondurulmuş piliç başta olmak üzere domates, üzüm, tavuk, yumurta ve toplam 20 ürünün ithalatını süresiz olarak yasakladı. Karar, Suriyeli üreticiyi koruma ve gıda güvenliğini sağlama gerekçesiyle alındı.

TCMB analizi: Firmaların döviz biriktirme eğilimi zayıflıyor

Merkez Bankası verileri, 2021-2025 döneminde net ihracatçı firmaların döviz satışlarının arttığını, reel sektörün genel olarak döviz talebinin azaldığını ortaya koydu.

İstanbul’da okul ve personel servislerine zam talebi

İstanbul’da okul servisleri için yüzde 50, personel servisleri için yüzde 100 zam talep edildi.

EPDK’dan 66 enerji şirketine soruşturma: Para cezası ve lisans iptali gündemde

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 2020-2024 döneminde üretim talimatlarına uymayan 66 enerji şirketine soruşturma başlattı. Kurum son haftalarda şirketlere gönderdiği yazılarda, verilen talimatlara neden uyulmadığına dair açıklama talep etti.