Rusya Basketbol Ligi VTB’de PBC Runa’yı çalıştıran başantrenör Ertuğrul Erdoğan, “Yeni bir organizasyon, yeni bir yapı, yani her şey sıfırdan başlıyordu. Böyle bir yapının içinde olmak aslında heyecan verici geldi. Sonra her şey çok pozitif gelişti bir anda ve işin doğrusu ben çok da mutluyum burada Moskova’da” dedi.
Başantrenörlüğe Fenerbahçe’de başlayan ardından İstanbul Büyükşehir Belediye spor ve Galatasaray’da görev alan Ertuğrul Erdoğan, Türkiye’yi yurt dışında temsil eden başantrenörlerin başında geliyor. Geçen sezon Polonya ekibi Slask Wroclaw ile birlikte yerel ligde final oynayan Ertuğrul Erdoğan; bu sezon başında ise Rusya VTB Ligi ekiplerinden PBC Runa’da başantrenörlk görevine getirildi. Türkiye’yi Rusya’da temsil eden tecrübeli başantrenör, Demirören Haber Ajansı’na özel açıklamalarda bulundu.
Sezon başında Türkiye’den de teklif aldığını ancak VTB’de çalışan ilk Türk antrenör olamasının fikrini değiştirdiğini belirten Erdoğan, genç bir takımın başına gelmesine rağmen Rusya basketbolunda ekol takımlarla mücadele yarışına girdi. Ligde son maçını kazanarak 9. sırada yer alan Runa’nın başındaki Türk antrenör Erdoğan, “Ben Polonya’da çalışırken geçen sezon Play-Off finalini oynuyorduk. Burada sportif direktör arkadaşım Stanislav Mamo benimle irtibata geçti. O hem takımın sportif direktörü, genel menajeri ve de Torpedo Futbol Takımı’nın genel menajeri. Çünkü bunlar birbiriyle bağlantılı kulüpler. Bir görüşme yaptık. O görüşme çok pozitif geçti ama işin doğrusu hiç aklımdan da hani yüzde 100 buraya gelirim gibi bir şey geçmiyordu. Görüşmemiz de online bir görüşmeydi. Stanislav daha önce Lokomotif Kuban’da çalışıyordu geçmişte de onların bana bir ilgisi olmuştu. Ben Türkiye’deyken sanıyorum bir bağlantı kurmuşlardı. Yine Rusya’da benim çalıştığım menajer bir arkadaşım var, çok eski tanıdığım bir bağlantı. Bu işler biraz böyle aslında bağlantılarla ilerliyor. Ondan sonra onlar beni takip edip bilen bir ekip. Dolayısıyla da hani onların radarındaki antrenörden bir tanesi ben olduğum için ilk görüşme öyle oldu. Her şey çok hızlı gelişti. Türkiye’den gelen teklifler vardı ama hiç bu çapta bir organizasyon hayal etmemiştim. Ben buraya gelmemdeki fikrimi değiştiren şey VTB liginde ilk çalışan Türk antrenör olma fikri” diye konuştu.
“YENİ BİR ORGANİZASYON, YENİ BİR YAPI”
Moskova’nın basketbol konusunda önemli bir şehir olduğunun altını çizen Erdoğan, “Kulübün yeni bir kulüp olması VTB’de; yani bu bizim ikinci lig dediğimiz ligden buraya çıkmaları. Yeni bir organizasyon, yeni bir yapı, yani her şey sıfırdan başlıyordu. Böyle bir yapının içinde olmak aslında heyecan verici geldi. Bütün bunları üst üste koyunca bir anda cazip geldi. Sonra her şey çok pozitif gelişti bir anda ve işin doğrusu ben çok da mutluyum burada Moskova’da” şeklinde konuştu.
“RUNA’YI TERCİH ETMEM BURADAKİ BASKETBOL CAMİASINI DA ŞAŞIRTTI”
Rusya’da basketbol figürü olarak CSKA Moskova ve Zenit’in ön plana çıktığını aktaran Ertuğrul Erdoğan, “Onların zaten antrenörleri var ve oradan bir teklif yoktu. Kazan’ın Lokomotiv’in de başında antrenörleri vardı. Rusya bana cazip geliyordu ama işin açıkçası benim CV’me bakıp büyük takımlar yerine lige yeni yükselen Runa’yı tercih etmem buradaki basketbol camiasını da şaşırttı. Runa’nın hem Moskova takımı hem de ligde yeni olması bir cazibe noktası oldu benim adıma ama çalıştıkça ve o zamanki görüşmelerden de edindiğim izlenim ve his de buydu; burada çok genç bir yönetim grubu var. Genel menajerimiz Sergey Bey çok genç çok hırslı ve çok da iyi niyetli bir yönetici” ifadelerini kullandı.
“İSMİMİZİ BASKETBOL DÜNYASINA DUYURMAK İSTİYORUZ”
Kulübün hedeflerinden ve vizyonundan bahseden 55 yaşındaki başantrenör, “Onların ortaya koyduğu hedef: ‘Biz yavaş yavaş büyümek kurumsal yapıyı geliştirirken de ismimizi basketbol dünyasına duyurmak istiyoruz’. Bana ‘Hem bize bu noktada yardımcı olacak hem organizasyonu büyütecek hem lokal oyuncuları geliştirecek hem vizyonumuzu geliştirecek bir antrenör arıyoruz’ demişlerdi. Aslında temelde hem felsefemiz hem hayata bakışımız hem işe bakışımız çok oturuyor. Dolayısıyla ben o yüzden az önce burada çok mutlu olduğumu ifade ettim. İyi bir iş yaptığımı hissediyorum. Runa gelecekte önemli olacak bir kulüp, öyle görüyorum” dedi.
“PLAY-OFF’UN ADAYLARINDAN BİRİYİZ”
Sezona çok iyi başladıklarını belirten Erdoğan, “Üst üste aldığımız sonuçlar ile dikkat çektik. Zaten sadece basketbolda değil sporun genelinde sezona nasıl başladığınız değil nasıl bitirdiğiniz önemli. İnşallah seneyi de iyi bitiririz çünkü hedefimiz Play-Off’a kalmak. Bu hedefi de onlarla koyduk zaten. Aslında ilk başlarken lige yeni çıkmış bir kulüp için bu hedef aslında konulmamış, bana sormuşlardı. Ben de ‘Hedefimiz Play-Off olmalı, sonrasına da bakarız’ demiştim. İşin doğrusu sezon başında sanki hedef büyütecekmişiz gibi hissettik ama talihsizlikler arka arkaya gelince ve sakatlıklar yaşayınca dramatik birkaç maç kaybettik ama hedefimizden uzaklaşmış değiliz. Play-Off’un adaylarından biriyiz. Zor bir lig aslında; hemen hemen her takım birbirine yakın kadrolara sahip. Oynaması ve çalışması çok zor bir lig ama çok iyi organize olmuş bir lig. Ben burada çok iyi bir organizasyon görüyorum. O açıdan da enteresan bir tecrübe benim adıma da. Aslında Türkiye’de de benzer bir lig var ama Türkiye’deki lig organizasyonu biraz buranın gerisinde dolayısı ile burada çok enteresan bir organizasyon var. Bence gelip burayı incelemeleri ve görmeleri de iyi olur” şeklinde konuştu.
“İLK DUYDUĞUMDA ÜRKTÜM”
Moskova’ya en son 2013’te Fenerbahçe’yi çalıştırırken geldiğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Açıkçası ilk duyduğumda ürktüm. O tarihten sonra da hiç gelmemiştim Moskova’ya. Rusya’nın başka şehirlerine giderken tabi arada aktarma yaptığımız olmuştu çalıştırdığımız takımlarla ama şehir merkezine girmemiştim işin doğrusu. Moskova büyük bir şehir, VTB zor bir lig ve böyle bir ligde ayakta kalmak çok kolay değil; tecrübeniz ne olursa olsun aslında bir bilinmeyene geliyorsunuz. Tabi bilinmeyene gelmek her zaman insanı ürkütüyor ama dediğim gibi Moskova güzel ve yaşanması çok keyifli bir şehir. Burada beklentinizin ne olduğu ile ilgili bir yaşam tarzı var ve herkesin beklentisine cevap verebilen bir tarz var. Ben buradan çok keyif alıyorum, basketbol tarafı zaten keyif veriyor. Çok mücadeleci yeni şeyler öğreniyorum kendimizi geliştiriyoruz burada. Dolaysı ile ilk başta bu teklife temkinli yaklaşmıştım ama hem sonra burada çalışan arkadaşlar ile sohbetlerimiz ilerleyince anladım ki burada iyi bir aile havası var. Dolayısı ile bu aile havası beni biraz rahatlatan bir unsur. Yani iyi günlerimiz olduğu gibi kötü günlerimiz de oldu ama tavırları hiç değişmedi. Dolayısı ile çok keyifli iyi gidiyor.”
“BİR TÜRK ANTRENÖRÜN BURAYA GELMESİ BİRAZ ENTERESAN GELDİ”
VTB Ligi’nde çok önemli işlere imza attığını vurgulayan Ertuğrul Erdoğan, “Bir Türk antrenörün buraya gelmesi biraz enteresan geldi. Benim geçmişimde CV’mde çalıştırdığım takımların büyüklüğüne bakıp burada yeni lige çıkmış bir takıma gelmem başlangıçta insanları biraz şaşırttı. ‘Niye lige yeni çıkmış bir takıma bu kalibrede bir antrenör geliyor’ diye insanları şaşırttı ama az evvel de söylediğim gibi burada yeni bir takım yaratmanın eşiğindeyiz. Hep beraber burada önemli işlere imza atıyoruz. Dolayısıyla belki de ilerde Runa çok değerli bir kulüp olacak. İşin aslında heyecan verici tarafı o. Aslında biz Türk antrenörler genellikle dışarı pek çıkmayız. Çok nadirdir biz Türk antrenörlerden dışarı çıkan; Erman Kunter yıllarca Fransa’da çalıştı. Ergin Ataman’ın bir İtalya’sı var ama genelde Türkiye’de çalıştı. Şimdi Panathinaikos var ve çok önemli. İnşallah bu sene başarılı olacak hatırladığım kadarı ile de Oktay Mahmuti çok kısa bir süre çıkmıştı. Onun dışında hatırlamıyorum. Bırakın bir Türk antrenörün VTB’de çalışmasını, kolay kolay yurtdışına çıkması pek alışıldık bir şey değil. Ben Polonya’da da çalıştım orada da ilk Türk antrenör ben oldum. İnsanlar bana biraz değişik baktılar. Çünkü Türk antrenör basketbolda bilinen bir kimlik değil; Sırplar ve Hırvatlar gibi. Dolayısıyla aslında bu klişeyi yıkma adına da önemli bir şey bana göre. Buradaki beklenti elbette bizim Play-Off yapmamız. Hatta aldığımız sonuçlarla daha iyisi de beklentilere dahil oldu. Onu da biz yarattık. O anlamda çok mutlu oluyorum çünkü buradaki basketbol camiasındaki isimler bizim için flaş bir başlangıç, başarılı giden bir organizasyon, bu seneyi bu şekilde atlatırsa önümüzdeki yıllarda daha da gelişeceğini söylüyorlar. Benim bunun bir parçası olmam benim adıma belki de benden sonra gelecek olan Türk antrenörler adına çok önemli bir şey. Ben kendimi birazda burada misyoner gibi görüyorum. Arkadan gelecek olan arkadaşların önünü açıyorum” değerlendirmesinde bulundum.
“BU BİR TAKIM İŞİ”
Teknik ekibin kendisine çok yardımcı olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:
“Ben yıllardır basketbolun içindeyim ama bu bir takım işi. Bu sadece benim yaptığım bir iş değil. Yardımcı antrenörlerimden biri de Murat Bilge. İki de Rus asistanım var ve sportif direktörümüz yıllarca Kuban’da çalışmış tecrübeli bir arkadaş. Çok enteresan basketbol dilimiz aynı. Aynı şeylere aynı reaksiyonları veriyoruz. Demek ki ortak çok noktamız var. Genel menajerimiz Sergey çok genç olmasına rağmen çok özel bir kişilik. Her şeyi öğrenmeye çok açık bir kişilik. Öyle olunca iş kolaylaşıyor. Bu başarı sadece benim dokunuşum değil, ben sihirli dokunuşlara çok inanmıyorum zaten. Bir antrenörü büyüten elindeki oyuncular ve organizasyondur. Organizasyonunuz kötüyse elinizde de iyi bir kadronuz yoksa elinizde istediğiniz kadar kaliteli olduğunuzu göstermeye çalışın bu çok kolay değil. Dolayısıyla elbette bakış açısı değişti, elbette insanların düşüncesi değişti ama sadece bana karşı değil Runa’ya karşı da değişti. Biz tahminlerin altında bir takımdık ilk başlarda ama Kazan maçından sonra oyuncularıma da soyunma odasında söyledim: ‘Biz artık o bize biçilen beklenti altındaki takım değiliz ve bunu taşımak zordur’ dedim. Zaten şu sıralar bunu taşıyamamanın sıkıntıları az da olsa baş gösterdi, üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Çünkü bir baskı unsuru oluşuyor ve bu baskı unsuru altında oynamak kolay değil ama bu da bir tecrübe. Çok genç bir kadro. 1-2 oyuncu dışında takımın yabancıları da dahil çok genç bir kadro. Zorluğu şurada: 12 oyuncunun ilk kez bir arada oynadığı bir kadro. Biz antrenör kadromuz olarak da her ne kadar Murat Türk olsa da daha önce hiç çalışmamıştım. Bizler de ilk kez burada bir araya geldik.”
“TÜRK BASKETBOLU ADINA EN DOĞRUSUNU YAPMAYA ÇALIŞIYORUM”
Kulüpteki herkesin ilk senesinin olduğunu ve birbirini tanımaya çalıştığını ifade eden deneyimli başantrenör, “Sporda bir devamlılık olması gerekir. Oyuncuyu üretmek de bir kulübü büyütmek de bir süreç. O sürecin içinde doğru hamleleri yapmak, hatalardan ders çıkarmak bir zaman gerektiriyor. O zamanınız varsa burayı büyütebilirsiniz. Aslında bizler birbirimizi tanırken bu kulübü büyütmeye çalışan süreci yaşıyoruz. Neresinden bakarsanız çok kolay bir süreç değil. Ama önemli olan bana göre şu: Şu anda bile önümüzdeki sene ne yapabiliriz bunu planlamaya çalışıyoruz ve onu konuşuyoruz. Bir devamlılık olacak gibi gözüküyor. Ama spor bu. Gelen başarılar veya başka türlü beklentiler her şeyi değiştirebilir ama temel olarak çalıştığım süre içinde benim gördüğüm spora, basketbola ve bir kulüp yönetimine bakışımız çok paralellik gösteriyor. Ben sezon sonunda giderim veya kalırım bilmiyorum ama günün sonunda ben burada bulunduğum süre içerisinde hem kendi adıma hem kulüp adına hem de temsil ettiğim Türk basketbolu adına en doğrusunu yapmaya çalışıyorum. Bence bu çok önemli” şeklinde konuştu.
“BENİM KAFAMDAKİ RUS I TAMAMEN DEĞİŞTİ”
Rusların kaybedilen bir maçın ardından kendi rutinlerine dönebildiklerini anlatan Ertuğrul Erdoğan, “Benim burada yaşadığım tecrübe önceden sahip olduğum Rus algısını kırdı. Rus deyince akla ilk gelen soğuk, iletişim kurması zor insan profili gelir; biz burada karşılıklı espriler yapıyoruz, gülüyoruz, eğleniyoruz. Hatta bazen bana sanki bizden daha fazla eğleniyorlar hissi uyandırdıkları oluyor. Onların hayata bakış açısı bizden çok farklı, daha basit bakıyorlar hayata. Üzülüyorlar ama bir noktadan sonra hemen toparlanıp hayata devam ediyorlar. Biz her şeyi uçlarda yaşıyoruz. Bizim için kazanmak da kaybetmek de uç noktalara getiriyor. Ama onlar için her şey belli bir çizgide stabil. Kazandıklarında o akşam çok mutlular ama ertesi gün normale dönüyorlar. Kaybettiklerinde de öyle o akşam üzülüp ertesi gün normal hayata dönüyorlar. Bu yeni nesil mi yoksa Ruslar hep böyle miydi bilmiyorum. Benim kafamdaki Rus fotoğrafı tamamen değişti. Çok rahat yaşıyorum, çok rahat çalışıyorum. Benzer çok noktalarımız olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“VTB HALA ÇOK KUVVETLİ LİGLERDEN BİRİ”
VTB’nin çok önemli bir lig olduğunun altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Avrupa’ya bağlı olmak, Avrupa’da bir kupa oynamak her zaman çok avantajlı. Hem basketbol adına avantajlı hem de sosyoloji tarafından avantajlı. Hala çok kuvvetli liglerden bir tanesi. Bir diğeri de böyle yeni bir organizasyonun parçası olmak. Büyümeye aday bir organizasyonun parçası olmak. Savaş sonrası da başka bir perspektif getirecek diye düşünüyorum.”